TÜRKİYE’NİN SAVAŞA SOKULMASINA YÖNELİK KONFERANSLAR
Prof. Dr. Fahir Armaoğlu’nun ifadesi ile “Türkiye’nin II. Dünya Savaşındaki durumu, stratejik mevkiinin önemi dolayısıyla, gerek Müttefiklerin, gerek Mihver’in Türkiye’yi kendi yanlarında savaşa sokmak için harcadıkları çabaların ve Türkiye üzerinde yaptıkları baskıların hikâyesinden başka bir şey değildir. Savaşan tarafların bu faaliyetleri karşısında Türkiye’nin politikası ise, savaşın dışında kalmak ve memleketi savaşın yıkıntılarından korumak olmuştur’’
Türkiye’nin savaşa sokulması tezini ilk defa ortaya atan İngilizlerdir ancak 2. Dünya savaşı sürecinde Kazablanka Konferansı ve sonrasındaki toplantılarda gösterilen çabalar önem taşımaktadır.
Sovyet Ruslar başta olmak üzere İngilizlerle birlikte Türkiye’nin savaşa dahil olmasına ve Balkanlarda ikinci cephenin açılıp, Avrupa da devam eden savaş yükünün azaltılması amaçlanmış ayrıca Akdeniz ve Egelerde Alman üstünlüğüne son verilmesi de amaçlanmıştı.
2.Dünya Savaşı sürecinde düzenlenen konferanslarda Türkiye’yi savaşa dahil etmeye yönelik yapılan görüşmeler ve bunların ayrıntıları:
- KAZABLANKA KONFERANSI (14-24 Ocak 1943)
Churcill savaşta kendi kuvvetlerinin başarılı olmasını sağlamak amacıyla cüretli bir plan hazırlamıştı, bu planda Amerikan kuvvetleri oldukça önem arz ediyordu ve planda Türkiye savaşa sokulmak için gerekli şartlar yaratılıyordu. Her ne kadar İngilizler bu doğrultuda çaba harcasalar da Amerikalılar sonu gelmeyecek bu planı kesinlikle reddetmiştirler. Marshall, yine aynı nedenlerle, Churcill’in ortaya attığı, Türkiye’nin savaşa girmesi için gerekli şartları yaratma fikrine de tepki gösterdi.
Kazablanka Konferansında Churcill’in planları reddedilmiş olsa da, Balkanlarda ikinci bir cephenin açılması bunun için de Türkiye’nin savaşa katılmasını sağlamak üzere hazırlıklara girişilmesi, kabul edilmiştir.
- WASHİNGTON KONFERANSI ( 12-16 Mayıs 1943 )
Bu konferansta Türkiye’nin hava alanlarından yararlanılması kararlaştırılmıştır.
- QUEBEC KONFERANSI (14-24 Ocak 1943)
Bu konferansta Churcill, Balkanlarda ikince cephenin açılmasını ve Türkiye’nin savaşa sokulmasını istemiştir. Bu isteğe Sovyet Rusya’da destek vermiş ve Alman gemilerinin Türk Boğazlarından geçmesinin engellenmesini istemiştir.kaynakça 1 Konferans sonunda Balkanlarda ikinci cephenin Fransa da açılmasına kararlaştırılmıştır.
- MOSKOVA KONFERANSI (19 Ekim – 1 Kasım 1943)
Bu konferansta Sovyet Rusya ve İngilizler artan Alman baskısını azaltmak amacıyla Türkiye’nin derhal savaşa sokulmasını talep etmiştirler. Ancak Amerikalılar, Türkiye’nin savaşa girmek için istediği silah yardımının yapılması durumunda Fransa’ya yapılması kararlaştırılan ikinci cephenin gecikeceğini ve malzeme sıkıntısı yaşanacağını düşünüyorlardı. kaynakça 2
Tüm bu istekler doğrultusunda; konferansta Türkiye’ye hemen savaşa katılmayı kabul ettirmek amacıyla baskı yapılmasına karar verilmiştir. Kaynakça 3
Moskova Konferansı’ndaki Sovyet görüşmeleri, Türkiye açısından önemlidir. Öncelikle 1943 Ekim sonunda SSCB, Alman saldırısını durdurmuştur ve artık savaştan galip çıkacağından emindir. Bu
bakımdan Türkiye’nin savaşa girmesi, Sovyetler için 1941 ve 1942’deki kadar önemli değildir. Buradan Sovyetlerin, Türkiye’nin savaşa girmesini, savaşta faydalı olacağı için değil, savaş sonrasında karşısında ordusu güçsüz kalmış bir Türkiye görmek istediği için talep etmiş olabileceği düşüncesi çıkartılabilir.
Bu nedenle Türkiye’nin nasıl olsa savaşa girmeyeceğini düşünerek, Türkiye’ye silah yardımını durdurmak amacıyla “savaşa girmezse silah yardımı almasın” yönündeki Sovyet talebinin ortaya atılmış olduğu tahmin edilebilir.Kaynakça 4
- TAHRAN KONFERANSI (28 Kasım -1 Aralık 1943)
İran da düzenlenen konferansın ilk oturumunda Churcill Türkiye’nin derhal savaşa sokulması boğazlar üzerinden Sovyetlere destek gönderilebileceğini savunmuştur. kaynakça 5 Stalin ise bu konferansta Türkiye’nin savaşa sokulması hususunda yapılan tüm çabaların sonuçsuz kaldığını ve Türkiye’nin savaşa sokulması hususunda yapılacak görüşmeleri İngiltere ve ABD’nin devam ettirmesini belirtmiştir.
Konferansın son gününde ise Türkiye’nin savaşa girmeye karar vermesinin, Müttefiklerden
alacağı yardımın miktarına bağlı olacağı konusunda ortak bir görüş sağlandı. 1 Aralık gecesi tarafların
imzaladığı bildiride Türkiye’nin yıl sonuna kadar Müttefikler tarafında savaşa girmesinin son derece arzu edilir olduğu vurgulandı. İsmet İnönü, konferans sonunda Kahire de toplanacak 2. konferansa davet edilmesi kararlaştırılmıştır.Kaynakça 6
- II. KAHİRE KONFERANSI ( 4- 6 Aralık 1943)
İngiltere Dış İlişkileri Bakanı Eden, Türkiye’den Almanların Ege denizindeki işgallerine karşı Tük hava sahasının kullanılmasını talep etti. Ancak Türkiye Dış İlişkileri Bakanı Menemencioğlu, Türkiye’nin bu istekleri fiilen savaşa girmesine yol açacağı gerekçesiyle kabul etmemiştir. Kaynakça 8
Türkiye Kahire konferansında prensipte savaşa girmeyi kabul etti. Ancak ihtiyaç duyduğu silah ve teçhizatın kendisine teslim edilmesinin ardından savaşa gireceğini belirtti. İnönü’nün bu isteği Roosevelt tarafından da kabul edildi.
- YALTA KONFERANSI ( 4- 11 Şubat 1945)
Konferansta Türkiye’ye yönelik Boğazlar meselesi gündeme gelmiştir. Stalin, özellikle Türkiye’nin sadece savaş zamanında değil, savaş tehlikesi durumunda da Boğazları kapatma hakkına sahip olmasından rahatsızlık duyuyor ve Boğazlarda serbest geçiş rejimi talep ediyordu. Amerikalıların desteği ile Türkiye’nin boğazlardan Sovyet Rusya’ya gidecek tüm yardım gemilerinin geçişine izin verilmesi kararlaştırılmıştır. Kaynakça 7
Konferansta Birleşmiş Milletler’in kurulmasına yönelik ön hazırlar yapılmıştır. Türkiye’nin davet edilip edilmeyeceği ise ABD başkanı Roosevelt tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’nin silah yetersizlikleri bakımından savaşa hazır olmadığını ve 1 Mart 1944 tarihine kadar savaşa dahil olması durumunda BM üyeliğine davet edilmesi gerektiğini bildirmiştir.
- SAN FRANSİSCO KONFERANSI ( 25 Nisan – 26 Haziran 1945)
Savaşın sonu yaklaşmış olsa da tamamen sona ermemişti. Müttefik devletlerin öncülüğünde 25 Nisan 1925 ‘te San Fransisco konferansı toplandı. Öncelikle bu konferansa tarafsızlarla, Birleşmiş Milletler üyelerinden her hangi biriyle savaş halinde olmayanlar davet edilmiştirler.
Türkiye bu konferansa davet edilmiş ve Birleşmiş Milletler’in kurucu üyelerinin arasında yer almıştır. Tamamı 111 maddeden oluşan BM’nin organlarının ve amaçlarının belirtiği antlaşma 24 Ekim 1945 de yürürlüğe girmiştir.Kaynakça 9
SONUÇ
Dünya Şavaşı’nda jeopolitik konumu dolayısıyla büyük bir önem kazanan Türkiye, savaşın sonuna kadar “Tarafsızlık” politikasını sürdürmüştür. Fakat, savaş süreci içinde hem Miğfer ülkeleri, hem de Müttefikler Türkiye’nin kendi yanlarında savaşa katılmasını istemişlerdir. Türkiye özellikle askerî malzeme isteği ve ordusunun yenileştirilmesi gibi sebepleri ileri sürerek tarafsızlığını korumuştur.
Öncelikli olarak İngiltere’nin ısrarla Türkiye’nin yanlarında savaşa katılmasını istemeleri, savaşta takip ettikleri strateji ve Türkiye’nin bu strateji içinde Balkanlar da sağlayabileceği katkılardan dolayı olmuştur.
Müttefiklerce izlenen politikalar içinde Türkiye’nin durumunun belirlenmesinde Kazablanka Konferansı başlangıç olmuştur. Türkiye jeopolitik konumu itibariyle anahtar ülke olarak görülmüştür. Konferanstaki stratejik düşünceler sonucu, Türkiye’nin 1943 İlkbaharında savaşa katılması için gerekli çabanın harcanmasına kararlaştırılmıştır.
Kazablanka’dan itibaren birçok konferansta Türkiye’nin savaşa girmesine yönelik siyasi baskı uygulanmıştır. Balkanlar da açılacak ek cephe hem İngilizlerin hem de Sovyetlerin savaş yükünü ciddi oranda azaltacaktı. Bu sebeple Churcill ve Stalin; Amerikalılara Türkiye’nin de savaşa dahil edilmesi doğrultusunda ikna etmeye çabalamıştırlar. Rooselvelt, Türkiye’nin silah malzemesine ihtiyacı olduğunu kabul etmiş ve ihtiyaçların giderilmesi için desteklemiştir. Ancak İngiltere ve ABD, Türkiye’nin belirtmiş olduğu askeri ihtiyaç listesinin karşılanmasında geciktirmeler yapalar, Türkiye’nin tavizlerle ikna olmasını sağlamaya çalışmıştırlar. Çünkü Türkiye’ye gidecek olan silahın ekonomik maliyeti savaşı sonlandırması için planlanan cephe hareketinin gecikmesine neden olacağını düşünüyorlardı.
İkinci Dünya Savaşı insanlığa sadece yıkıntı ve sorunlar getirmişti. Dünya barışını sağlamak ve sürekli kılabilmek amacıyla, Birleşmiş Milletler Örgütü kurulmuştur.
Türkiye 23 Şubat 1945 tarihinde Almanya’ya savaş ilan ederek savaşa dahil olmuştur ancak hiçbir cephede savaşmamıştır. Kısa bir süre sonra savaş sona ermiştir. Türkiye’nin savaşa girmesindeki temel sebep ise Yalta Konferansında, bir sonraki toplantıda Birleşmiş Milletlerin kurulacağını ve bu toplantıya tarafsızlar olmak üzere Mihver devletlere savaş ilanı veren devletler katılacaktı. İşte Türkiye dünya barışına katkıda bulunmak ve Atatürk’ün ‘’ yurtta sulh cihanda sulh’’ politikası doğrultusunda bu birliğe dahil olmak istemiştir.
KAYNAKÇALAR
1- Haluk Ülman, Türk-Amerikan Diplomatik Münasebetleri: 1939–1947. Ankara, 1961, s.41
2- Mustafa Aydın, “Savaş Kaosunda Türkiye: Göreli Özerklik 2, 1939–1945”, Türk Dış Politikası, 1919–1980, iletişim, İstanbul 2002, s.4156.
3- Uçarol, R., Siyasi Tarih, 1995, İstanbul
4- Kamuran Gürün, Dış ilişkiler ve Türk Politikası (1939’dan Günümüze Kadar), SBF Yayınları, Ankara 1983, s.100
5- Mustafa Aydın, “Savaş Kaosunda Türkiye: Göreli Özerklik 2, 1939–1945”, Türk Dış Politikası, 1919–1980, iletişim, İstanbul 2002, s.460
6- Armaoğlu, F., 20 yy. Siyasi Tarihi, 1991, Ankara
7- A. Ş. Esmer, “Dış Politika: Boğazlar ve Müttefikler’’
8- Uçarol, R., Siyasi Tarih, 1995, İstanbul
9- Oral Sander, Siyasi Tarih: 1918-1994. İmge Yayınları, Ankara, 2007