Özi Kalesi Müdafaası

0
3547

         Osmanlı İmparatorluğunda Lale Devri adıyla meşhur olan sulh ve sükun devri, 1730 yılında Patrona Halil isyanıyla sona ermiş, tekrar karışıklıklar başlamıştı. Bunu fırsat bilen Rusya, 1733 yılında Avusturya ile ittifak anlaşması yaptı. Anlaşma hükümlerine göre Rus ordusu aniden Osmanlı topraklarına girecek, Avusturya araya girerek, Osmanlı hükûmetini oyalayacak, bu arada onlar da hücuma geçerek iki ateş arasında bırakacaklardı. 10 Nisan 1736’da Rus ordusu aniden, Kırım’ın kuzey doğusundaki Azak kalesine saldırdı. 96 gün boyunca direnen kale, sonunda Ruslara teslim oldu. Babıâlî, bu saldırı üzerine Rusya’ya harp ilan etti ve ordu, Davutpaşa kışlasından hareket etti. Bu arada Azak’ı ele geçiren Rus ordusu, Kırım’a girerek burasını harabeye çevirdiler. Bütün şehir ve kasabaları yakıp yıktılar, medeniyet eserlerini tahrip ettiler.  Kırım’da bir tek cami ve büyük bina kalmadı.

   Tuna nehrinin denize döküldüğü yerde, bu gün Moldova topraklarında bulunan Özi kalesi, Rus ordugahına yakın bir mevkideydi. Her an için Rusların saldırması bekleniyordu. Kale muhafızı Yahya Paşa, bütün şehir halkını savunma yapmak için seferber etti.

     Mareşal Muniçki kumandasındaki 150.000 kişilik Rus ordusu 1737 senesi Temmuz ayı başlarında Özi kalesi önlerine geldi. Yahya Paşa teslim olmayı kabul etmeyince, yüzden fazla muhasara topunun, ortalığı yangın yerine çeviren ateşiyle Rus saldırısı başladı. Top ateşi kesildiği zaman Yahya Paşa kaleden çıkıyor, misli görülmemiş bir cesaretle düşmanın üzerine atılıyor, Ruslara yüzlerce kayıp verdirdikten sonra kaleye dönüyordu..

        Fakat Özi’de bir Rus hayranı hâin, kalenin; “Su kapısı” tarafında askerlerin çok az olduğunu, buradan şiddetli bir baskınla kaleye girebileceklerini gizlice bildirdi. Bu haberi alan Rus komutanı Potemkin, askerinin büyük bir kısmını buradan hücuma geçirdi. İki ateş arasında kalan müdâfîlerin büyük bir kısmı kanlarının son damlasına kadar kahramanca çarpışarak şehîd oldular.

       Mareşal Muniçki, durumu,  Çariçe Anna’ya bildirdi ve Yahya Paşa ile birlikte esir düşen 24 Türk subayını başkent Petersburg’a gönderdi.

      Portemkin, üç gün Özi’nin yağmalanmasını ve yaralı askerlerden, Özi’de yerleşmiş halktan kime rastlarlarsa öldürülmesini emretti. Ruslar, bu katliam sırasında ihtiyar, kadın, çocuk tanımamışlar, vahşice yakıp yıkmışlar, insanlığın yüz karası olacak bir alçaklıkla, canlı-cansız her şeyi mahvetmişlerdi..

    Böylelikle 30.000’den fazla nüfusu olan Özi şehrinde tek canlı kalmadı.

Bir Cevap Yazın